KARAR VE BAŞLANGIÇ

 


Merhaba. Bu ilk yazım, dolayısıyla oldukça heyecanlıyım. Burada kendimden kısaca bahsetmiştim. Ancak biraz daha ayrıntı vermem gerekirse, sanırım birçok kişiyle benzer yollardan geçtim. 3-5 aylık işlerde çalıştığım dönemi çok dikkate almıyorum. Tam manasıyla iş hayatına atıldığımda 25 yaşındaydım. Kendi paranı kazanmanın ailene yük olmamanın, ekonomik özgürlüğün verdiği o ilk hazzı dün gibi hatırlıyorum. Bir serpme kahvaltının 18 TL olduğu ah o yıllar.. 😊

 

Tasarruf ve birikim mantığıyla çocukluğumda tanıştım aslında. Annem Ziraat Bankası ya da İş Bankası tam emin değilim metal kumbaralarından getirmişti eve. Tabi anahtarı kendinde olmak kaydıyla 😊 Babam harçlığımı haftalık olarak verirdi. Gittiğimiz yerlerde bir şey görüp almak istediğimde annem, paramızın bu ay için istediğimi almaya yetmeyeceğini, ancak haftalıklarımdan biriktirip bu kumbaraya atarsam o uzaktan kumandalı arabayı (neredeyse kendim kadar olan 😊) alabileceğimi söylemişti ve bir süre sonra (küçük bir çocuk için çok süre sonra) dediği gibi olmuştu.

Geriye dönüp bakınca ailemin bu yaptığı belki bilinçli belki bilinçsiz ama ders niteliğindeydi ve belki de şu an bana ilham olan bu olaydır, kim bilir 😊

 

İşe ilk girdiğim yıllara geri dönecek olursam, birkaç ay boyunca ortalama ne kadar harcamam olduğunu saptamaya çalıştım. Geriye kalanını ise biriktirmeye karar vermiştim. Aldığım maaşın yüzde 35-40’ı bana yetecek gibi görünüyordu çünkü çok har vurup harman savuran biri zaten değilim. Ancak kimi ay hedefi tutturdum kimi ay tutturamadım. Tutmama nedenleri birden çok olabilir ancak sanırım en büyük sebebi iddaa tutkum. Elde telefon gol takip etmenin heyecanını seviyordum sanırım. 1 kazandıysam 2, 2 kazandıysam 5 kaybettim. Bir süre sonra klasik olan ‘her zaman kasa kazanır’ mantığı kafamda iyice oturmaya başlamıştı ve şans oyunları olarak bize empoze edilen o şey aslında tamamen bir kumardı. Üç ihtimali olan bir kumar mıydı peki. 22 oyuncunun sahada olduğu, birçok değişkenin olduğu üstelik en az 3 maç ekleyerek oluşturduğun bir kuponda kazanma olasılığın sence yüzde kaç olabilir. İşte bu farkındalığa ulaştığımdan beri şans oyunları benim hayatımdan çıkmıştı. Fakat bir süre sonra bu benim için monoton bir hal almaya başladı. Sanırım heyecan seviyorum :)

Daha sonra bir yakınım vasıtasıyla FOREX ile tanıştım. İnceleyince ilgimi çekmişti burada da koyduğun para dışında bir kaybın olmuyordu üstelik 2 değişkenli bir kumar gibiydi, yazı tura atmaya benziyordu. Hiç bir şey bilmesen de şansın yüzde 50. İlk bakışta bu Harika! Daha sonra bu yazı tura atma işinde şansımı nasıl artırabilirim noktasına kafa yordum ve teknik analiz öğrenmeye karar verdim. Belki tek başıma olsam bu okyanusta yem olabilirdim ancak bahsettiğim yakınım sayesinde o başlangıç bölümünü yumuşak geçtim diyebilirim. Bana bu piyasada sistematik hareket etmeyi planlı olmayı telkin etmişti ve uygulamaya koyuldum. Artık kendime göre bir sistemim vardı ve ortalama olarak aylık asgari ücrete yakın miktarlarda kazanç sağlamayı başarmıştım. Fakat bu çok uzun sürmedi. Yanlış hatırlamıyorsam 2017 senesinde doların 3 TL nin üzerine çıkıp hız kazanmasıyla birlikte, ülkemizde Forex işlemleri kaldıraç oranı 1:10 ile sınırlandırılırken 50000 TL sermaye şartı getirildi. Yurtdışı işlem platformlarına da güvenemedim ve buralardan işlem yapanlar hakkında yasal işlem yapılacağı söylentileri de eklenince bırakmak zorunda kaldım. Zaten bu durum oluşmamış olsa bile ileride bırakmak zorunda kalacaktım çünkü yorucu bir mesainin ardından akşam eve gelip trade etmek ekran başında mum takip etmek çok sürdürülebilir değildi. Çünkü en kıymetli şeylerden biri de zaman.

 

O yıllarda bırakın diğer yatırım araçlarını, mevduata bile tenezzül etmedim birikimlerimi sürekli vadesiz hesapta tuttum. Tabi ki bunun sebebi enflasyonla tam anlamıyla karşılaşmamış olmaktı. Düşünsenize ya enflasyon şimdiki gibi olsaydı! Bir şansımda sanırım 1 yıl çalıştıktan sonra çok az bir kredi de kullanarak araba almamdı. Bu sayede enflasyon canavarından bir nebze olsun kaçmış bulundum. Bir süre sonra ise paramı faizde tutmaya karar vermiştim ilk bakışta paranı bankada tutuyorsun o da sana bedavadan ödeme yapıyor. Ne güzel değil mi!  Sonrasında biraz araştırma yaparken son 15-20 yılda altının ortalama olarak yıllık yüzde 30 civarında artış gösterdiğini fark ettim bu mevduattan çok daha iyi bir getiri sağlıyordu yaptığım tasarrufları altın olarak biriktirmeye karar verdim.


Pandeminin başlarıydı. Aynı odada çalıştığım mesai arkadaşımın testi pozitif çıkınca iki haftalık bir kapanma sürecim oldu ve tabi bu konularda düşünecek, ayrıca da araştıracak bolca zamanım. Öncesinde duyuyordum ekonomi sitelerinde bile ismi dönmeye çok önceden başlamıştı ancak bir türlü cesaret edemedim artık o şans oyunları görünümlü kumar ve türevlerine dönmeye hiç niyetim yoktu. Fakat okudukça kafama yatan bazı argümanlar elde etmiştim. İki farklı ürünü takas ederken paranın icadına uzanan dönemlerden geçti insanlık. Peki para bulunduğuyla mı kaldı. Yıllar içinde birçok değişime uğradı. Bu başka bir yazının konusu olduğu için burayı çok uzatmayacağım. Evet Bitcoin den bahsediyorum. 2020 Nisan ayında Bitcoin yatırımı yapmaya karar vermiştim. Ancak Kripto hiç bilmediğim bir piyasaydı ve çok fazla risk almak istemedim 2000 TL ile (sanırım 285 USD civarıydı) piyasaya girdim. Altcoinlerin varlığından da sonrasında haberim oldu. Totalde 30X lik bir kazanç yakalamıştım ancak bir türlü çıkamıyordum piyasadan. Teknik analiz bilmeme ve olacağı görmeme rağmen hareket edemiyordum hipnoz olmuş gibiydim tabi bunda fenomen sayfaları takip etmemin etkisi büyüktü, bilmediğim bir piyasaydı belki de benim göremediğim bir şeyler vardı.  Sonucunda maalesef ani düşüşlere yakalandım. Düştükçe ekleyin korkmayın diyorlardı ancak bu sefer onları dinlemedim ve iyi ki dinlememişim. Bir süre sonra boğanın bittiğini kabul ederek 12X civarı bir sermaye ile piyasadan çıktım. Sermayeden bahsetmişken. Gerçekten bu karı sermaye olarak kullanabildim mi. Para parayı çeker diye güzel bir söz var. Bu o dönem kulağıma fısıldanmayan bir terimdi benim için. Gerekli gereksiz birçok şey aldım. Bana havadan gelen bir para olarak görüyordum çünkü. Acaba leylekler mi getirmişti. Bu yaptığım, görece başarımı kendi gözüme sokmaya çalışmaktan başka bir şey değildi.

Yatırım yapmaya karar verdiğim dönem ise 2022 yılının ortalarıydı. Hisse senedi almaya karar vermiştim.  Ancak her piyasanın iç dinamikleri farklı bu sebeple BİST ve ABD borsalarını aynı anda incelemeye koyuldum. Grafikleri açtım önüme ve aylık bazda analiz etmeye çalıştım. Borsamız adına gördüğüm şey ise dolar bazında çok ucuz olduğumuzdu. Fakat dinamiklerini bilmediğimden tüm paramla borsaya girmek istemedim. Daha doğrusu cesaret edemedim. Bu süreçte okumaya, araştırmaya devam ederken borsamızda hareketlenmeler başlamıştı bile. Ben cesaret edemedikçe BİST benden uzaklaşmaya, cesaretimi kırmaya, kısaca yükselmeye devam etmişti. Ah ne olurdu borsa ve hisse senedi merakım 3 ay önce başlasaydı. Buradan girersem ya elimdekinden de olursam korkusuyla hiçbir şey yapamadan o süreci izledim maalesef.  Tam hevesim kayboluyordu ki bu sırada https://baytutumlu.com/ ve https://www.lattedenborsaya.com/ yazılarına denk geldim ve tasarruflarımla aylık alım stratejisi uygulayarak yatırım yapmaya başladım. Ciddi manada tablo oluşturarak yatırım yapmaya başladığım, performans ölçümlerinde bulunduğum dönem ise 2023 Yılı Mart ayı oldu.

 

Sizlere biraz kendimi tanıtıp bu yola çıkmadan önce geçtiğim süreçlerden bahsetmek istedim. Belki birkaç satırda olsa kendinizden de bir şeyler bulursunuz :) Umarım okurken sıkılmazsınız diyerek sözlerimi noktalıyorum. Diğer yazılarda görüşmek üzere, şimdilik hoşçakalın.     

Post a Comment

Daha yeni Daha eski